16 Mart 2013 Cumartesi

Türk Tuborg 'Brewmaster'



13 Mart Çarşamba akşamı La Brise Nişantaşındaki etkinlikte ben de davetliydim. Çok keyifli zaman geçirdim. Öncelikle bu davet için ilgili olan herkese teşekkür ederim.

Kısaca davetten söz etmek gerekirse Tuborg, biranın da şarap gibi ayrı ayrı tatları, farklı farklı yemeklerle uyumu olduğunu bizlere gösterdi.

Türk Tuborg 'Brewmaster 'Bira Üstadı' ürünleri:


Corona: Davete ilk Corona'yla başladık. Sadece Meksika'da üretilen Corona'yı Miller'a çok benzettim. Şuana kadar en sevdiğim bira olan Millerla de kapışacak. Yani kısaca Corona eğlence içkisi ve çerezlerle mükemmel bir uyum gösterir.



Tuborg Gold %100 MALT: Masalarda yerlerimizi aldıktan sonra Tuborg'un kendi üretimi olan bira ile karşılaştık. Armut, Rokfor  ve Cevizli Ispanak Salatasıyla ikram edilen Tuborg Gold, üretimi daha uzun sürmesine rağmen şeker karıştırmadan yapılıyor ve böylece daha kaliteli bir bira oluyor. 'Adam Gibi Bira' sloganıyla Tuborg'a göre adam gibi bira olmanın başka yolu yoktur.



Leffe Blonde: Füme Somon Tartine ile sunulan Leffe, ilk başta %6.6lık alkol oranıyla çok ağır geleceğini düşündüğüm bir önyargıyla içsem de değişik tadıyla beni çok etkiledi, içindeki meyve aromaları onu çok daha lezzetli yapıyor.



Guinness: 1759 yılından beri orjinal olarak Duplinde üretilen Guinnessi Trüflü Parmentier ile tattık. Trüflü Parmentier'i içinde patates olduğundan dolayı çok sevsem de Guinnessin kesinlikle bir kız içkisi olmadığına karar verdim. Kavrulmuş arpa kullanıldığı için de rengi koyu ve tadı acıydı. Ama şunu da öğrenmiş oldum Guinnessi seven tam sever, sevmeyen hiç sevmez.



Leffe Brune:  Ördek confit veye Mantarlı bonfile ile sunulan Leffe Brune, içinde karamel ve vanilya ile dengelendirlmiş. Karamelle aram olmadığı içinde bu içkinin de bana göre olmadığına karar verdim.Ama karamel ve vanilya sevenlerin kesinlikle denemesi gerektiği kanaatindeyim.



Hoegaarden: Son olarak herkesin benim içkim olacağını düşündüğü Hoegaardenla tanıştım. Limonlu tartla sunulan bu içkiye ne de tatlıya yer kalmamıştı. Limonlu Tart hala aklımda, Hoegaardenda öyle. Hoegaarden bol köpüklü bir içki ve içinde kişniş ve portakal kabuğuyla kendine has bir beyaz bira.

Benim görüşlerim bu yöndeydi. Sizler de mutlaka bu harika biraları tatmalısınız. Ayrıca bu etkinlikte bana eşlik eden Asena Akbal'a da çok teşekkür ederim :)

15 Mart 2013 Cuma

Palladium Ve...


Anadolu yakasında pek alışveriş merkezi olmadığını düşündüğümüz de gidebileceğimiz en iyi yer Palladium kalıyor. Bir çok yere uzak olmasına rağmen beni sürekli kendine çekiyor hele ki soğuk havalarda insan kapalı yer aradığından ve bir çok mağazayı bir arada bulundurduğundan gidilebilecek en mantıklı yer. Sanırsam Akasya'nın o merakla beklenen buyuk alışveriş merkezi açılana kadar Anadolu yakasındaki gittiğim tek alışveriş merkezi olacak. Yemek yerleri oldukça fazla Midpointte mutlaka tanıdık birilerini görürsünüz ama yine de benim en sevdiğim yer, Ve...

Yemekleri olsun, garsonları olsun, mekandakiler olsun her şey çok kaliteli... Belki de sadece dizaynı beni kendine çekiyor, eminim hepiniz de gittiğiniz de benimle ayni duyguyu paylaşacaksınız.





14 Mart 2013 Perşembe

Montreal Shot Bar



Cumartesi günümü sadece evde film, dizi izleyerek geçirmeyi planlamıştım. Çok ani bir kararla Jolly Joker'da MFO konserine gitme kararı aldık. Tabi konser öncesi biraz da Beyoğlu'nun tadını çıkarmak lazımdı. Konser 10'da başlayacağı için. Önce KB ardından Montreal'e doğru yola koyulduk.

Her zaman söylüyorum, yine söylicem shotla hiç aram yok ama kendimi sürekli oralarda buluyorum. Yine öyle oldu Montreal'de herkes shotlar atarken ben ağlaya ağlaya içiyordum. Neyse içeri girdik not defterlerine istediklerimizi yazdık. Ve beklemeye geçtik. Zaten shotların adları çok eğlenceli; Alexinde Messisine, Drogbasına hatta seni seçtim Pikaçusuna değişik değişik isimler. Ortama, içkilere diyeceğim yok da çalışanlarıyla pek uyuşamadık. Gerçekten kibarlıktan, saygıdan hiç anlamıyorlar. Hani kalabalıktan, sıkıntıdan, aceleden desem o da değil böyle bir gıcıklar olabildiğince muhattap olmamakta fayda var.










10 Mart 2013 Pazar

Dürümce


Yaklaşık 2 yıldır Beşiktaş'ta okuyorum ama hala yeni yeni yerler öğreniyorum. Çok keyifli oluyor benim için tabi :)

Geçen yine işte okuldan çıktık hepimizin de karnı aç yemek yiyelim dedik. Ve işte o korkunç soru 'nerede yiycez ?' Kalabalığız da her kafadan ayrı ses derken bi yarım saat onun münakaşasını yapmışızdır. Ben de blog yazıcam diye gitmediğim bi yer olsun yeter ki modundayım tabi...

Normal de çok dürüm yiyen bi insan değilim canım da çekmez her gittiğim yerde iskender ararım.  Neyse sonuçta son karar Beşiktaş'ta Dürümce'ye doğru yol aldık. Zaten oraya doğru yol aldık mekana hiç gitmeyen de bir ben varım tabi yani biliyorum da gitmedim.O gün de bişeyler atıştırırım moduyla gittim.

Dürümce Beşiktaş Sahilde 4 katlı bir yer baya da kalabalık içerisi. Tabi içeri girer girmez o kokuyla kendimi hem dürüm hem çiğköfte yerken buldum. Çiğköftenin çok çok güzel olduğunu söyleyemem, çok daha güzellerini yedim ama çiğköfte sonuçta yemeden duramazsın. Ama kebapları 10 numara 5 yıldızdı. Bir de yanında açık ayran geldi, lavaşlar falan derken küçük çaplı bir ziyafette çekmiş olduk.

Fiyatları da normal, 10-20 lira arası karnınızı çok rahat doyurabilirsiniz.

Dürümce
Dereboyu Cad. Saadet Sok. No: 3 Mecidiye Mh. Ortaköy Beşiktaş, , Türkiye - İstanbul
Tel: (0212) 259 4924












8 Mart 2013 Cuma

Lita Mantı



Geçen hafta pazar günü kuzenimle buluştuk. Artık Acıbademde her yeri ezberlediğimiz için de Moda'ya gitme kararı aldık. Tabi Moda'da da nereye gidelim falan diye dolanırken karşıma mantı yazısı çıktı kendimi tutamadım hemen girdim.

Benim mantı aşkımı zaten herkes bilir. Mantı denince akarsular durur. Neyse girdik küçük falan bir yer, Moda tıklım tıklım orası da o kadar kalabalık değil ama şansımı denemek istedim. Tabi ben deli gibi açım artık dayanamayacağım. Girdik hemen ben normal mantı aldım Sedef'te feraye mantıdan aldı.İlk başta çok küçük olduğunu düşündüm üzüldüm doymıcaz diye ama tıka basa doyduk. Tabi mantı tabakta bırakılmaz diye de hepsini yedik, hareket edemez bir hale geldik.

Mantı severim de pişirmesi, büyüklüğü, sosu falan çok önemlidir. Lita Mantı'da bir daha mantı yemek için gideceğim mekanlar arasına girdi. Aklım çiğ börekte de kaldı bir sonraki gidişimde de onu denicem kesinlikle :)

Ayrıca Lita'ya maç izlemek için de gidilebilir. Hatta biz bir gün gitme kararı da aldık.





İLETİŞIM:

Moda Cad. no: 157 Moda - Kadıköy / İSTANBUL
ALO PAKET SERVİS VE İLETİŞİM : 0216 336 48 16 - 0216 418 09 19